Kazım Karakaya: Heykel İçin Yaşamak / Living For Sculpture

Stok Kodu:
9786058077652
%25 indirimli
350,00TL
262,50TL
9786058077652
384737
Kazım Karakaya: Heykel İçin Yaşamak / Living For Sculpture
Kazım Karakaya: Heykel İçin Yaşamak / Living For Sculpture
262.50

Türkiye’de çağdaş heykel sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Kazım Karakaya’nın yaşamı ve 1990’lı
yılların başından bu yana süregelen sanat pratiğini ele alan “Kazım Karakaya: Heykel İçin Yaşamak” isimli
kitap Bozlu Sanat Yayınları’ndan çıktı. Kitabın ilk bölümünde sanatçının yaşamı ve yapıtları hakkında bir
okuma sunan Oğuz Erten’in metni, ikinci bölümde ise sanatçı ve yapıtları üzerine kuramsal bir yazı kaleme
alan Zeynep Sayın’ın metni yer alıyor.
Oğuz Erten, Kazım Karakaya ile uzun süre boyunca yaptığı görüşmeler neticesinde kaleme aldığı metinde,
Karakaya’nın form dilini oluşturan temel unsurları sanatçının Ankara’da başlayan çocukluk yıllarından,
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’ne ve oradan da İstanbul’a uzanan yaşamı ve
sanatsal kariyerine referanslar veren biyografik göndermeler eşliğinde okuyucuya sunuyor. Erten, sanatçı için
yazdığı kapsamlı metinde araştırma ve çalışmayı her zaman ilk sıraya koyan, düşlerinin peşinden koşarak
kendi gerçekliğini yaratan Karakaya’nın kendini keşfetmesi, sanatını bulması, malzeme ayrımı yapmadan
ilerlemesi, heykellerinin malzeme ve form olarak ‘dönüşmesi’ üzerinde duruyor. Erten, “Heykel İçin
Yaşamak” başlıklı yazısında; “Her attığı adımda, her tanıştığı kişide, her okuduğu kitapta, her yaptığı sergide
heykelini bir üst noktaya götürmeye çalışır. Denenmeyeni denemeyi, akla gelmeyeni getirmeyi, zorlukları
düşünmeden yapmayı zevkli bir oyun gibi seçer.” sözleriyle Karakaya’nın kavramsal olarak güçlü okumalar
sunan yapıtlarının yaratım gücündeki sınırsızlığına değiniyor.
Zeynep Sayın ise Kazım Karakaya’nın yapıtlarını eleştirel bir dille analiz ettiği metninde “Tanrının Bildiği
Kuldan Saklanmazmış” başlığını kullanarak, sanatçının yapıtları üzerine kuramsal bir okuma sunuyor. Sayın,
Karakaya’nın erken dönem işlerinden başlayarak yıllar içinde değişen, dönüşen, uzun süren okuma, araştırma
ve çalışmalar sonucunda ortaya çıkan farklı dönemleri üzerinde durarak, okuyucuyu derinlemesine bir
düşünme ve sorgulamaya itiyor. Sayın, adeta bir “taş ustası” olan Karakaya’nın malzemeyle kurduğu ilişkiyi
şöyle yorumluyor: “…Taşı kaldırdığında milyarlarca yıldır biriktirdiğiyle kaldırıyor, keskiyle doğanın anısını
yontuyor, hiçbir zaman ölmemiş olan taşa can veriyor, kendi ölümünü işlerken taşı canlandırıyordu. Yük
taşımayan hiçbir şey yoktu, taşı yüklerinden boşaltırken hayata çağırıyor, taşı ona yüklenen anlamsal
vaatleriyle (sonsuzluk/ölümsüzlük/anıtkabirler vb.) değil, semptomlarıyla tartıyordu.”

Türkiye’de çağdaş heykel sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Kazım Karakaya’nın yaşamı ve 1990’lı
yılların başından bu yana süregelen sanat pratiğini ele alan “Kazım Karakaya: Heykel İçin Yaşamak” isimli
kitap Bozlu Sanat Yayınları’ndan çıktı. Kitabın ilk bölümünde sanatçının yaşamı ve yapıtları hakkında bir
okuma sunan Oğuz Erten’in metni, ikinci bölümde ise sanatçı ve yapıtları üzerine kuramsal bir yazı kaleme
alan Zeynep Sayın’ın metni yer alıyor.
Oğuz Erten, Kazım Karakaya ile uzun süre boyunca yaptığı görüşmeler neticesinde kaleme aldığı metinde,
Karakaya’nın form dilini oluşturan temel unsurları sanatçının Ankara’da başlayan çocukluk yıllarından,
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’ne ve oradan da İstanbul’a uzanan yaşamı ve
sanatsal kariyerine referanslar veren biyografik göndermeler eşliğinde okuyucuya sunuyor. Erten, sanatçı için
yazdığı kapsamlı metinde araştırma ve çalışmayı her zaman ilk sıraya koyan, düşlerinin peşinden koşarak
kendi gerçekliğini yaratan Karakaya’nın kendini keşfetmesi, sanatını bulması, malzeme ayrımı yapmadan
ilerlemesi, heykellerinin malzeme ve form olarak ‘dönüşmesi’ üzerinde duruyor. Erten, “Heykel İçin
Yaşamak” başlıklı yazısında; “Her attığı adımda, her tanıştığı kişide, her okuduğu kitapta, her yaptığı sergide
heykelini bir üst noktaya götürmeye çalışır. Denenmeyeni denemeyi, akla gelmeyeni getirmeyi, zorlukları
düşünmeden yapmayı zevkli bir oyun gibi seçer.” sözleriyle Karakaya’nın kavramsal olarak güçlü okumalar
sunan yapıtlarının yaratım gücündeki sınırsızlığına değiniyor.
Zeynep Sayın ise Kazım Karakaya’nın yapıtlarını eleştirel bir dille analiz ettiği metninde “Tanrının Bildiği
Kuldan Saklanmazmış” başlığını kullanarak, sanatçının yapıtları üzerine kuramsal bir okuma sunuyor. Sayın,
Karakaya’nın erken dönem işlerinden başlayarak yıllar içinde değişen, dönüşen, uzun süren okuma, araştırma
ve çalışmalar sonucunda ortaya çıkan farklı dönemleri üzerinde durarak, okuyucuyu derinlemesine bir
düşünme ve sorgulamaya itiyor. Sayın, adeta bir “taş ustası” olan Karakaya’nın malzemeyle kurduğu ilişkiyi
şöyle yorumluyor: “…Taşı kaldırdığında milyarlarca yıldır biriktirdiğiyle kaldırıyor, keskiyle doğanın anısını
yontuyor, hiçbir zaman ölmemiş olan taşa can veriyor, kendi ölümünü işlerken taşı canlandırıyordu. Yük
taşımayan hiçbir şey yoktu, taşı yüklerinden boşaltırken hayata çağırıyor, taşı ona yüklenen anlamsal
vaatleriyle (sonsuzluk/ölümsüzlük/anıtkabirler vb.) değil, semptomlarıyla tartıyordu.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat