9786054603817
397253
Çıplaklar
Çıplaklar
31.50


Hayatla çıplak temas... hem çok güzel, hem çok acıtıcı! "Yaşın ilerledikçe, giyinmeye başlarsın. Giderek daha fazla tabaka edinirsin, bunlar seni duyarsız kılar. Bütün toplum çıplak kalsaydı, önce birbirimizi kucaklar, sonra da toplu harakiri yapardık." "Kendini çıplak hissetmiyor musun artık?"Babası yavaşça ve üzgün bir ifadeyle başını iki yana sallıyor."Belki de o kadar çok tabakam yoktur, ama doğrudan temas benim için bir mucize olurdu." "Yani bütün bunlar... şimdi yaşadıklarım... geçecek mi?" "Büyük ihtimalle evet. Maalesef."

Çıplaklık nedir? Giysisizlik mi? Gençlik mi? Ayıp mı?.. Giysilerimizden arınmak, çıplaklığın tek hali mi? Kumaşlara sarındığımız anda sonlanıyor mu çıplaklığımız? Hayat bizi tüm gerçekleriyle çevreler, toplumun gözünde tanımlar, kurallarıyla kısıtlar, normlarıyla biçimler, sistemleriyle düzenler, tenimize nüfuz etmeye çabalarken, mücadeleye çırılçıplak girişmek midir zor olan, katman katman, zırh zırh giyinmek mi? Peki, ya geçince çıplaklığımız; sona erer mi üşümemiz?

Kendin olmak, tenine temas eden hayata karşı ne kadar giyineceğini keşfetmekten, bu hayatın içinde kendini bulmaktan geçer. Belki bulanık bir nehirde, yakınlaşamadığın bedenlerde, yaşama pamuk ipliğiyle bağlı bir dostun varlığında, özüne erişemediğin bir rüyadan uyandığında ya da kendine çizdiğin sınırların ötesine baktığında... Çek yazar Iva Procházková, ergenliğin kaçınılmaz "çıplaklığını" ve hayatın yakıcı "soğuğunu", Berlinli beş gencin kesişen yaşamları üzerinden anlatıyor.


Hayatla çıplak temas... hem çok güzel, hem çok acıtıcı! "Yaşın ilerledikçe, giyinmeye başlarsın. Giderek daha fazla tabaka edinirsin, bunlar seni duyarsız kılar. Bütün toplum çıplak kalsaydı, önce birbirimizi kucaklar, sonra da toplu harakiri yapardık." "Kendini çıplak hissetmiyor musun artık?"Babası yavaşça ve üzgün bir ifadeyle başını iki yana sallıyor."Belki de o kadar çok tabakam yoktur, ama doğrudan temas benim için bir mucize olurdu." "Yani bütün bunlar... şimdi yaşadıklarım... geçecek mi?" "Büyük ihtimalle evet. Maalesef."

Çıplaklık nedir? Giysisizlik mi? Gençlik mi? Ayıp mı?.. Giysilerimizden arınmak, çıplaklığın tek hali mi? Kumaşlara sarındığımız anda sonlanıyor mu çıplaklığımız? Hayat bizi tüm gerçekleriyle çevreler, toplumun gözünde tanımlar, kurallarıyla kısıtlar, normlarıyla biçimler, sistemleriyle düzenler, tenimize nüfuz etmeye çabalarken, mücadeleye çırılçıplak girişmek midir zor olan, katman katman, zırh zırh giyinmek mi? Peki, ya geçince çıplaklığımız; sona erer mi üşümemiz?

Kendin olmak, tenine temas eden hayata karşı ne kadar giyineceğini keşfetmekten, bu hayatın içinde kendini bulmaktan geçer. Belki bulanık bir nehirde, yakınlaşamadığın bedenlerde, yaşama pamuk ipliğiyle bağlı bir dostun varlığında, özüne erişemediğin bir rüyadan uyandığında ya da kendine çizdiğin sınırların ötesine baktığında... Çek yazar Iva Procházková, ergenliğin kaçınılmaz "çıplaklığını" ve hayatın yakıcı "soğuğunu", Berlinli beş gencin kesişen yaşamları üzerinden anlatıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat